Genel, Tarih

BİR CİHANA İKİ HÜKÜMDAR FAZLA…

BİR CİHANA İKİ HÜKÜMDAR FAZLA…

Lakin; kardeş kanını dökmekte ne acıdır be yiğitler.

Tarih yanlış biliniyorsa…

Selam olsun kutlu dağın yiğit erlerine, tunç yürekli Türklere, şehbaz cengaverlere. Selam olsun şanlı alperenlere,nökerlere. Töresini bilip yaşayana ve de yaşatana bin selam. Yiğitler, tarih çok savaşlar görmüştür. Birçok medeniyet gelip geçmiş, birçok acıları içinde barındırmıştır. Lakin; kardeş kanını dökmekte ne acıdır be yiğitler.Hele bir de bu tarih yanlış biliniyorsa objektiflikten uzaksa ve yıllar geçmesine rağmen ceddine hadsizce kelamlar ederse! Bundan daha acı ne olaki? Gelin bugün o acılardan bir tanesini görelim ve gerçekliklerine inelim. Hadi cengaverler Ankara savaşına adım adım perdeleri aralayalım biiznillah.

İşte bakın göründü Emir Han’ın koca ordusu…

Yıl 1402… Bir bulut var İslam semasına doğru yavaş yavaş ilerleyen.Bir bulut var gittikçe kararan ve bir o kadar da şiddetli olan. Peki neyin nesiydi bu bulut? Neden Alem-i İslam’ın üzerine geliyordu? Kim ne hata yapmış ola ki kara bulut üzerimize gelmekte? İki koca Türk hakanı neden birbirine böyle diş bilemekte. İki hakan yiğitler, cihana bile sığmayan iki koca hakan… Bir yanda Sultan-ı İklim-i Rum diğer yanda Asya’nın Emir Han’ı. Nökerler; fitne öyle bir beladır ki bir kere girdimi araya durdurabilene aşk olsun. Bu kıvılcımı ilk başlatan maalesef yine bizden oldu yiğitler. Yaralı kartala sormuşlar:”Neden bu denli hüzünlüsün?” ”Çünkü; beni vuran okun arkasında kardeşimin tüyü var” demiş. İşte bu savaşta bu sebeplerden başladı .Germiyan beyi, Menteşeoğlu, Aydın beyi ve Erzincan hakimi Taharten, sultanları hakkında aslı olmayan kelamlar edip fitnenin fitilini ateşlediler. Bunun üzerine iki Türk hakanı birbirlerine olmadık mektuplar yazdılar ve bu da yetmedi iki cihan devleti kozlarını er meydanında paylaşmaya karar verdiler… Kara bulutları gören alimler bu fitneye son vermek için ellerinden geleni yaptılar; ancak hiçbiri fayda etmedi. İki koca İslam devleti gidiyordu lakin; yer gök ağlıyordu adeta ”durun gitmeyin” diyordu. Alem-i İslam için yarışmak varken daha da yükseklerde uçmak varken iki koca hakan birbirlerine zarar vermeye ilerliyordu. Akbabalar ise heyecanla bunu bekliyordu. Zira onlar akbabaydı ve en büyük düşmanları İslam ve de Türklerdi. Birbirine yaklaşan iki Türk – İslam ordusu hem dindaş hem soydaş. Gerçekten de bu savaşın kazananı olacak mıydı? Ya da bu savaşı kazanan oldu mu? İşte bakın göründü Emir Han’ın koca ordusu yavaş yavaş yaklaşıyor akabinde konuşlanma başlıyor. Bakın yiğitler kardeş kanı dökmek için hazırlar bile…

BU ORDU Kİ SULTAN-I İKLİM-İ RUM-UN EŞSİZ ORDUSU…

Geliyordu diğer ordu bu ordu ki Sultan-ı İklim-i Rum’un eşsiz ordusu tek derdi İlay-ı Kelimetullah olan şerefli ordu. Neden gidiyorlar yok mu bu koca orduyu durdurabilecek kimse? Yok mu kardeş kanı akmadan bu savaşı önleyecek kimse? Bakın heybetiyle ilerliyor, kardeş kanını dökmeye adım adım ilerliyordu…Timur, Osmanlı ordusunu doğudan beklerken, Yıldırım Bayezid kuzey doğudan yani Kalecik-Ravlı üzerinden Çubukova’da Melikşah Köyü’ne inmişti. Son derece seri hareketlerle ilerleyen bu orduyu hiç beklenmedik zamanda görmek Timur Han’ı şaşkına uğratmıştı. Timur baskına uğramıştı. Lakin Yıldırım Bayezid, hem vezirlerinin hem de oğullarının tekliflerini kabul etmeyerek mertçe savaşmayı seçti… İki koca hakan artık savaş için hazırdı,ordular hazırdı, kardeş kanının dökülmesi artık kaçınılmazdı…

Zilhecce ayının 19’u (kurban bayramının içinde bulunduğu ay demektir) , miladi takvime göre 20 temmuz 1402 Cuma sabahı

Zilhecce ayının 19’u  (kurban bayramının içinde bulunduğu ay demektir) , miladi takvime göre 20 temmuz 1402 Cuma sabahı, dünyanın en güçlü devletinin orduları çarpışmaya başladı yiğitler. Ama ne savaş! Dil kesen kılıçlar,uçan oklar ve gökyüzünü kaplayan toz bulutları. Kaç bahadırın yüreğinde ki ateş böylece söndü. Kaç yiğit kardeş kanı döktü ve de kaç cengaver düşmana kılıç sallaması gerekirken hem dindaşına hem de soydaşına kılıç salladı. Yiğitlerin sert hamleleriyle savaş daha da şiddetlendi. Bakın yiğitler! Bir fitnenin ucu nerelere kadar gidiyor bakın! Bakın ve ibret alın… Kafa kafaya giden savaşta beklenmedik bir durum vuku buldu. Osmanlı’nın sağ kolunda ki birlikleri Aydın askerleri savaş meydanlarında beylerini görünce hemen saf değiştirdiler ve bunları Menteşe,Karaman,Germiyanoğulları takip etti. Böylece Osmanlı’nın sağ tarafı tamamen çökmüş oldu. Bu esnada Osmanlı’nın sağ tarafına hamle yapmak isteyen Türkistan vilayeti hakimi Muhammet Mirza bu durumu görünce hemen sol tarafa hücum etti. Olaylar birbirini izlerken sesler duyuluyor sanki yer yarılıyordu. Timur Han’ın filleri askere yardım için ilerliyordu geliyordu Osmanlı’nın üzerine… Osmanlı’nın yanında yer alan Sırp birlikleri yapılan ihanete ve sayıca azlığa dayanamadı gerisin geriye gitmeye başladılar. İşte bu esnada parlak kılıcını çeken henüz 14 yaşında olan bir şehzade vardı. Şehzade Mehmet düşmanın kalbine mızrak gibi atılmaya başladı birlikleriyle. Savaşı iyi takip eden Timur Han askeri takviye yaptı ancak bunca ihanete rağmen önüne geleni yere seren bir şehzade vardı. Evet yiğitler bu şehzade ileride Sultan olacaktı bunu er meydanında ispat etmişti. Lakin sayıca o kadar azdılar ki yanında yemin etmiş nökerler şehzadeyi savaş meydanından kaçırmanın yolunu aramışlar ve de bulmuşlardı. Kurdun aslı kurttur. Bayezid’de bir an olsun durmuyor savaşmaya devam ediyordu ancak savaşın akıbeti belli olmuştu. Evet bir Hakan galip gelmişti. Belki farklı sebeplerden dolayı Yıldırım Bayezid’de galip gelebilirdi. Lakin önemli olan bu değildi. İki kurt birbirini yaralamış çakallara gün doğmuş ve Anadolu’da birlik yeniden bozulmuştu. Nacizane düşünceme göre bu savaşın kazananı olmadı yiğitler… Lakin şunu açıklamama izin verin bazı kaynaklarda Timur Han’ın Yıldırım Bayezid’i demir bir kafese attırıp gezdirdiği rivayet edilir ya da zehirlendiği… Bunun aslı yoktur savaştan sonra Yıldırım Bayezid’in cesaretine ve tecrübesine hayran kalmış bizzat çadırına getirilmesini istetmiş ve onu ayakta karşılamıştır. İkisi de fitneye alet olduklarını anlamışlardır.Lakin bu yenilgi yıldırım Bayezid’in çok ağrına gitmiştir. Öyle ki savaştan kısa bir süre sonra rahatsızlanmış ve Semerkand’da hekimlere götürülürken vefat etmiştir… Fitneye alet olmayalım yiğitler hepimiz Alem-i İslam olarak bir olalım, iri olalım, diri olalım. Yazımı anlamlı bir sözle bitirmek istiyorum müsaadenizle.

Fitne yangını, gıybet kıvılcımıyla başlar.

Bir hatam olduysa affola.

HÜDAVENDİGAR




8 Yorum

  • varsayılan avatar

    Sen olmasaydin,
    hem Bosna Tarihini hem Türk Tarihini bukadar mükemmel bir sekilde ögrenemezdik.
    Allah senden binkere razi olsun?

    7 yıl önce
    • ALLAH senden de razı olsun güzel düşüncelerin için vakit ayırıp okuduğun için 🙂 Herkese selamlar 🙂

      7 yıl önce
  • varsayılan avatar

    Sizler gibi geçmişine sahip çıkan unutmayıp unutturmayan gençler oldukça tarih silinmez kalemine yüreğine sağlık kardeşim

    7 yıl önce
    • ALLAH razı olsun ablam ne mutlu bize ki tarihimizin bilincindeyiz ve atalarımızın yolunda ilerlemeye çalışıyor onlar kadar olamasakta 🙂 dualarınızı eksik etmeyin payitahta selam olsun

      7 yıl önce
  • varsayılan avatar

    Kalemine yüreğine sağlık

    7 yıl önce
  • varsayılan avatar

    Çok güzel bir anlatım yapmışsınız, hiç sıkmıyorsunuz okuyucuyu, tebrik ederim.

    7 yıl önce
    • teşekkür ederim Hayri Kırşan sağolun daha iyi noktalara varmaktır hedefim 🙂

      7 yıl önce
  • varsayılan avatar

    tarih bilgimi pekiştirmiş oldum teşekkürler yazı için. Tarihimize sahip çıkmalıyız bu gerçekleri yeni nesile öğretmek lazım

    7 yıl önce
  • Bi yoruma ne dersin ?

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir